İki gün önce gazetede Ankara'nın piknik alanlarını konu alan bir haber vardı. Hayatım boyunca gittiğim piknikler bir elimin parmağını geçmez. Piknik anılarım ortaokul ve lise yıllarımda okulla gittiğimiz pikniklerle sınırlıdır. Annem çok titiz olduğundan aile piknikleri de bizim için bir hayaldi. Öncelikle oraya giderken giyilecek kıyafetler eski olmalıydı ki gelince gerekirse atılabilsin! Götürülecek tas tabak örtü ve benzeri eşyalar eve geldiğimizde derhal ve acilen mikrop arındırma işlemlerine tabi tutulur ve bizimle birlikte dokunduğumuz herşey yıkanırdı. Dolayısıyla piknikte oynadığımız oyunlar burnumuzdan gelir ve gitmek istemezdik.
Bu sefer annem burada olmadığına göre biz makus talihimizi yenerek güzel bir pazar günü piknik sefası yapabiliriz diye düşündüm. wowturkey.com sitesinden gidilebilecek dere yada göl kenarı değişik yerler araştırdım. Mavi göl eski adıyla Bayındır Baraj Gölü dikkatimi çekti. Göl manzaralı piknik kardeşiminde iştahını kabarttı. Pazar günü üç kişi oraya gitmeye karar verdik.
Pazar sabahı hazırlıklarımızı yaptık. Saat 13 civari evden çıktık. Yarım saatlık bir yolculuktan sonra Kayaş civarinda bulunan Mavi Göle vardık. Ama içeriye girer girmez şok geçirdik. Değil boş bir masa, boş gölge bile yoktu. En azından arabayı park edecek ve etrafa bakacak park yeri dahi bulamadık. Dipdibe masalar, ortalıkta bağrış çağrış koşuşturan çocuklar, mangal kokuları, masalarda okey oynayan pala bıyıklı abiiler!!! Bi çubuklu pijaması eksik göbekli mangal yakan amcalar.... Dolayısıyla Mavi göl sevdamız çabuk bitti.
Oradan çıkıp Gölbaşı tarafına geldik. Orada da benzer bir manzara vardı. Her yer sabahtan doluyormuş meğer. İnsanlar piknik için sabah saat 7'de yola çıkıyorlarmış. Konu komşu akraba kim varsa toplanıp piknik alanında erkenden masa tutuyorlarmış. Önce kahvaltı sonra öğle yemeği ve son olarak akşam yemeği yiyorlar, güneş battıktan sonrada evlerine gidiyorlarmış.
Biz paşa paşa Eğmir Gölünün yolunu tuttuk. Göle yakın, sakin ve huzurlu bir yer bulduk. yemeklerimizi çıkardık, gazetemizi okuduk, biraz keyif yaptık ve en önemlisi buranın halka açılmasını önleyen ODTÜ rektörüne dua ettik!!! Etrafta size (çok özür dilerim) öküz gibi bakan pala bıyıklı abiler, mangal kokusu ve çığlık çığlığa koşturan çocuklar yoktu. Hatta okullar kapalı olduğundan her zamankinden daha da boştu. Ortam güzeldi ama bu seferde aniden bastıran sağnak yağmur "Eh sizin gibi acemi piknikçilere bu kadar keyif yeter" der gibi pikniğimizi erken bitirmemize sebeb oldu. Dönüş yolunda gölün arka tarafından gideren Bağ evinde biraz dolaştık. Yağmur altında, dalgalı gölün fotograflarını çektik ve ilk piknik maceramız böylece bitti....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder