18 Mayıs 2011 Çarşamba

Fotoğraf çek(eme)mek...


Çok sey istemiyorum ki. Biraz fotoğraf çekmek istiyorum. Kış, kar, buz, yağmur fotoğrafı çekmekten sıkıldım artık. Martdan beri baharın gelmesini bekliyorum. Havalarda yana yüzüm gülmedi hiç.

Bilkent Mayıs Festivaline çekeyim dedim. İlk gün akşam fotoğraf makinemi unutmuşun. İkinci gün şenlikler iptal oldu:(

İki hafta önce yeni bulduğum Keşif Ruhu ekibiyle birlikte Nallıhan'da hem gezi hem fotoğraf turu yapacaktık. Bunun için Pazar sabahı 6.30'da kalkıp, Kızılay'a gittim. Polislerden ve çöpçülerden başka kimse yoktu. 1 Mayıs'da sabahın köründe Kızılay meydanında bekleyen biri olarak polislerin dikkatini çektiğimi söylemek isterim. Sonra bir gece önce, saat 12 'de telefonuma gelen gezimiz iptal olmuştur mesajı okuyunca dumur oldum:(

Botaş korosu ile Adana'ya gitmeye niyet ettim. Hatta çok istedim. İş yerindeki sorunlardan dolayı gezi planı suya düştü:(

Yine şirkettekilerle Amasra'da bir tatil planladık. Ama işyerindeki aynı sebebten iptal oldu:(

Her hafta pazar günü Ankara çevresinde daha önce görmediğim bir yerlere gidip fotoğraf çekmeyi planlıyorum. Ama işimin olmadığı her pazar yağmurla karşılaşıyorum:(

Şanssızlık bende mi mevsimde mi makinemde mi anlamadım.

Fotoğraf: Sena Öksüz.  Beypazarı, İnözü vadisi

17 Mayıs 2011 Salı

14 kilo verdiiim:))


Eveet tam 14 kilo oldu:))


Diyete ve diyetisyene başlayalı yaklaşık 6 ay oldu. İlk zamanlardaki performansımı devam ettiremesemde genel olarak durumdan memnunum. Sevinerek söyleyebilirim ki bugün itibariyle toplamda 14 kilo vermiş bulunmaktayım. Kilo vermenin sağlıkla ilgili olan faydaları yanında fiziksel ve ruhsal etkisi de çok fazla.


Öncelikle beni uzun süredir görmeyen insanların ilk tepkileri çok hoş oluyor:))
"-Sen ne kadar zayıflamışsınnn!!!" Bu kelimeleri duymanın keyfi başka... Her ne kadar kilo verdiğinizi bilsenizde başkalarından duymak çok güzel.


Haftasonu yazlıklarımı çıkarıp hepsini üşenmeden denedim. İki senedir üzerime olmayan giyemediğim elbiselerim pantolonlarım şimdi tam oluyor. Hatta bazıları bol bile geliyor.

İki gün önce Markafoni'den bir beden küçük yazlık bir elbise aldım. Şimdi hedefim onun içine girebilmek. Böyle küçük hedeflerle sonuca gitmek çok daha kolay oluyor.

Yolum uzun ana bu sefer kararlıyım. Pinomun yılbaşında hediyesinin içine girebileceğim günleri bekliyorum:)))

Resim: kaynak

16 Mayıs 2011 Pazartesi

sırlı seramikler...


Çok şey var paylaşmak istediğim. Hangisinden başlasam bilemiyorum. Önce seramiklerden başlayalım.
Bu sene önceki senelerden farklı olarak seramiklerimizi sırladık. Sevgili hocamız Tuğçe evine seramik fırını aldı. Bizde güzel ve yağmursuz bir cumartesi günü onun evinde buluşup seramiklerimiz sırladık. Sır aslında özü cam tozu olan kıvamı sulu boya ve guaj boya arasında olan bir madde. Fırınlanmış seramiklerimize uygulamaya başlamadan önce güzelce ıslak bir bezle tozunu sildik. Sonra 3-4 kat istediğmiz renk sır uyguladık. Tekrar fırınlanması için kurumaya bıraktık. Fırınlanmadan önceki renkle fırınlandıktan sonraki renk arasında inanılmaz farklar var. İlk uyguladığımızda koyu pembe görünen sır fırından kıpkırmızı çıktı.


Ben ilk olarak biricik Pino'mun değerli eşi Bülo'nun yeni muayenehanesi için yaptığım devasa narı ve yavrusunu sırladım. Sonra kırmızı ve yeşil kullanarak duvar panosu olarak düşündüğüm kalpli çiçekliğimi boyadım. Son olarak da Leyla için yaptığım kalpli kapı süsünü boyadım.


Sırlarımız İzmir'den gelmişti. Keşke Tuğçe sipariş verirken daha fazla renk isteseymişim diye hayıflandım ama iyi ki denemeden almamışım. Bazı renkler istediğimiz sonuçları vermemiş. Arkadaşların istediği turkuaz sır açık mavi, koyu turkuaz koyu yeşil çıktı. Turuncular sarıya döndü.

Evde daha önce yaptığım ve benim boyadığım seramikleri birilerine hediye edip yenilerini yapmayı ve onları da sırlamayı düşünüyorum:))

6 Mayıs 2011 Cuma

Gelsin artık...


Bir halsizlik var üstümde... Hiç birşey yapmak istemiyor canım. Keşke beni hiç kaldırmasalar da haftalarca uyusam. Bahar uykusuna yatsam. Havalar ısınınca ama iyice ısınınca, güneşin bir dargın bir barışık hali geçip, yüzü bize temelli dönünce uyansam.

Balkon sezonu artık açılsa. Salıncağımı yıkayıp temizleyip minderlerini çıkarsam. Yeni saksılara yeni rengarenk çiçekler eksem. Seramik kuş evimi balkon duvarıma asıp minik misafirlerimi beklesem. Çiçek kokularıyla, baharla tazelensem yenilensem, üzerimdeki ölü toprağından eser kalmasa.

Erenköy'ün olgun dolgun kirazlarından koca bir tabak hazırlayıp yayılsam salıncağıma. Kulağımda kuş sesleri, tenimde ılık rüzgar aklımda yeni gezi planları olsa... Ve en önemlisi bunları paylaşacak biri olsa... Artık...

Çok şey mi istiyorum acaba?