27 Eylül 2010 Pazartesi

"Chicago" ya gidiyoruuuuum.


Filmini çok beğenmiştim. Çıkar çıkmaz dvd'sini aldım. Canlı performansını da izlemeyi çok istemiştim. Hayallerim gerçek oldu. Uzun zamandır gazetelerde televizyonda reklamını görüyordum. Sonunda bugün biletimi aldım.

Haftaya pazar saat 15.00'de İstanbul Türker İnanoğlu Maslak Gösteri Merkesinde, ünlü "Chicago" müzikalini izlemeye gidiyorum.

Çok heyecanlıyım. Umarım söylendiği kadar güzeldir ve bir günlük İstanbul seyahatine değer...

19 Eylül 2010 Pazar

Fırfırlardan küpeler...


Annemin kirli çıkısını karıştırırken uzun yıllar önce Amerika seyahatimizde aldığımız fırfırlar geçti elime.  Sanki burada yok. Ala ala fırfır almışız işte. Annem bize ve yiğenlerime diktiği kıyafetlerin eteklerine eklerim diye almıştı. Çeşit çeşit rengarenkler...


Dururmuyum hepsine el koydum tabii. Bende onları deri ile birleştirdim. Göbeklerine cam boncuklardan, metal aparatlardan çeşitli eklemeler yapıp süsledim.

Küpe aparatlarını da takınca tamam oldu. Şimdilik 4 çeşitler... Yenileri de yolda...

Kocaman yuvarlaklar ama çok hafif oldular...

Etsy'de dükkanıma koydum onları da, bekliyorum:))



18 Eylül 2010 Cumartesi

Kulağınıza küpe olsun:)


Her malzemeden yaptım. Seramikten onlarca çeşit yaptım, önlüğüme deri parçaları kullanarak yapıştırdım, hatta tuvalet kağıtlarından bile yaptım. Daha aklımda yüzlerce fikir var. Hepsinin ortak teması ev...

Bunlarda evli küpelerim.

Şimdilik 3 çeşidi var. Etsy için yapmıştım onları. Çok sevdiim ben. Dışı kumaş içi sünger, yumuşacık pofuduk evler... Dış duvarlar süet kumaş, çatılar deriden...

Görüntüsü sizi yanıltmasın çok hafifler...


16 Eylül 2010 Perşembe

Senna Design'la Etsy'deyim...


Günlerce uğraştım didindim. Salonda masanın üstü tepeleme malzeme yığılıydı. Boncuklar, kumaşlar, teller, deri parçaları, deniz kabukları, düğmeler... Sonunda 80'e yakın küpe, kolye, bilezik ve yüzük yapmışım. Bir pazar hepsinin fotograflarını çektim. Etsy'de hesap açtım. Yine bir pazar Senna Design olarak satışa başladım. Önce ilk beş küpeni ekledim dükkanıma. Sonra birkaç tane daha... Şimdiye kadar tık yok. Daha siftah yapamadım:(

Yavaş yavaş ekliyorum yaptıklarımı. Bayram dönüşü bir mail geldi. Etsy'de Tootsytwo benim kirazlı küpelerimi Treasury'sine eklemiş. Belki küçük bir olay ama sevimdim iştee:))

Sanırım biraz reklam yapmam lazım. Sayfamı sık güncelleyip ürünlerimi hatırlatmalıyım.

Umutluyum. Bakalım neler olacak:))

Etsy'de buradayım.

14 Eylül 2010 Salı

Biri bana anlatsın...


Eveet kabul ediyorum... Ben bu işi beceremiyoruuuum.

Blogumu açtım açalı "Hah işte bu!" dediğim bir sayfa tasarımım olamadı. Şablonlar filan bende işe yaramıyor. Evdeki bilgisayarımda beğendiğim tasarım işyerindeki bilgisayarda tam bir fiyasko olarak görünüyor. Bişeyleri yalnış yapıyorum.

Sıkıldım artık ve eski klasik şablonlardan birinde karar kıldım. Artık değiştirmeyeceğim:(

resim

O artık bir melek...


Daha küçücük... Ama pek çok insandan daha çok acı çekmiş.

Zaman zaman annesinin blogundan takip ediyordum minik Nehir'i. Hep iyileşeceğini düşünmek istiyordum. Belki de onun yaşında bir çocuğa yakıştıramadığımdan bu ağır ve hain hastalığı...

Çok üzüldüm....

Allah rahmet eylesin. Allah anne babasına ve sevdiklerine sabır versin. Başka söylenecek söz yok artık... 

13 Eylül 2010 Pazartesi

Ailecek bayram tatili...


Bu sene ilk defa Konya'dan uzakta ailecek bir bayram tatili yaptık. Her sene bayramda evimiz babamın öğrencilerinin, arkadaşlarının ve diğer akrabalarımızın akınına uğradığından, neredeyse birbirimizi göremezdik. Bu sene ilk defa babamı ikna edip pazartesi günü İzmir yollarına düştük.

Tatilimizin ilk iki günü aynı zamanda ramazanın son iki günü olduğundan günlerimiz oldukça haraketli geçti. İzmir'in sıcağında oruç tutmak hiç kolay değildi. Neyse ki yeğenlerimle beraber biraz deniz, biraz gölgede şezlong keyfi yapınca çabuk akşam oldu.



Bu sene yeğenlerinden üçü, altın kızlarım, Elif, Merve ve Şeyma ilk defa oruç tuttular. Onlara bayramdan sonra büyük hediyeler var. Bizim ailenin adeti, çocukların ilk tuttukları oruçlar aile büyükleri tarafından satın alınırlar. Amaç onları oruça özendirmek tabii. Ben ilk orucumu büyükbabama satmıştım. Şimdi ki hediyelere bakınca oldukça ucuza satmışım diye düşünüyorum:)



Annemle ablam, arife günü son akşam yemeğimize çok özendiler. Hatta bugünün şerefine babamın en sevdiği yemek kabak kızartması bile yapıldı. Annem biraz titiz olduğundan bizim evde asla ama asla kızartma YAPILMAZ. Çünkü annem bütün kızartma kokusunun perdelere ve evin içine sineceğini ve çıkmayacağının düşünür. Bu sebeple biz ancak dışarda kızartma yiyebiliriz. Yemeğin ne kadar özel olduğunu siz düşünün artık.


Arife iftar sofrasına kabak kızartması yapılırda bayram sabahı ekmek balığı yenmez mi... Çook severim çook.



Mevsimler yazdan sonbahara dönünce sahillerde boşaldı. Bayram tatili bile temmuzdaki kalabalığı yakalayamadı. Bizim için daha iyi oldu. Rahat rahat denizin keyfini çıkardık. Çocuklarla bolca eğlendik. Bende uzun zaman önce aldığım "Uçurtma Avcısı" nı okuyabildim nihayet. Çok hüzünlü ama müthiş akıcı ve sürükleyici bir kitaptı.



Bu çiçekler Seferhisar bölgesine has Kum zambakları. Her yaz sonu bembeyaz açarlardı. Uzun yıllardır düzensiz yapılaşma ve aşırı ilaçlama yüzünden göremiyordum onları. Halbuki çocukluğumda her köşe başında çıkarlardı karşıma. En olmayacak yerlerde kumun içinden bitiverirlerdi. Deste deste koparır evde vazolara kokardık. Muhteşem kokarlardı.

                                                                  

Şimdi nesli tükenme noktasına gelince Seferihisar belediyesi tarafından korumaya alınmışlar. Ağırlıklı olarak görüldükleri bölgeler telden çitlerle ayrılmış ki koparılmasın yada ezilmesinler. Aklımız son anlarda başımıza geliyor ama buna da şükür.

Güzel bir bayramdı. Çok huzurlu ve keyifli oldu. Seneye nasıl kandırsam babamları diye düşünmeye başladım şimdiden :D


Mutluuu Bayramlaaaaar...


-Nefes almak bayramdır mesela; günün birinde soluksuz kalınca anlar insan...
-Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir; sevmeninkini yalnızlık...

-Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayıp "Çok şükür bugünü de gördük" diyebilmek...

-Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır.

-Küsken barışmak, ayrıyken kavuşmak, suskunken konuşmak bayramdır.

-Evde yalnızlığı noktalayan insan nefesi, akşam kapıda karşılayan yavuklu busesi, sevdalı bir elin tende gezmesi, nice adağın ardından çınlayan çocuk sesi bayramdır.

-Sonrasında gelen ilk diş bayramdır, ilk söz bayram, ilk adım, ilk yazı, ilk karne bayram...

-Güne gülümseyerek başlamak bayramdır.

-"İyi ki yanımdasın" bayram, "Her şeyi sana borçluyum" bayram, "Hiç pişman değilim" bayram...

-Evlatların mürüvvetini görebilmek, eve dolu bir torbayla gidebilmek, konu komşuyla yarenlik edebilmek, akşamları eskimeyen bir keyifle çay demleyebilmek bayramdır.

-Zamanı donduran eski fotoğraflara nedametsiz bakabilmek, altı çizilmiş eski kitapları aynı inançla okuyabilmek, yol arkadaşlarının yüzüne utanmadan bakabilmek bayramdır.

-Alnı açık yaşlanmak bayramdır; ulu bir çınar gibi ayakta ölebilmek bayram..

-Bunların kadrini bilirseniz, kıymet bilmeyi öğrenirseniz her gününüz bayram olur.

Meraklanmayın, öyledir diye size deli demezler.

-Deseler de böyle delilik, bayram artığı günlerdeki nankör akıllılıktan evladır.

Her gününüz bayram olsun!

Can Dündar

Resim: Devianart