2 Mayıs 2009 Cumartesi

Çetin'im Tekindor'um.


Ankara'da tiyatro seyircisi yok diyene "Kanlı Nigar'a bi bilet al bakalım" demek lazım. Şahsen ben yaklaşık 4 aydır Kanlı Nigar, Fosforlu Cevriye gibi Devlet Tiyatrolarının oyunlarına bilet bulmaya çalışıyorum. Ama bugüne kadar başarılı olamadım maalesef. Tiyatro biletleri temsilden 13 gün önce, gişelerde saat 10.00'da, mybilet.com'da 10.10'da satışa çıkıyor. Ama millet herhalde gişenin önünde kuyrukta bekliyor. Ben satışa çıktığı gün dahil internetten bilet bulamadım daha. Bu ne tiyatro aşkıdır Allahım:)

Nisan ayında tesadüfen gazetede tiyatrolara göz gezdirirken, Çetin Tekindor'un oynadığı ve Adana Devlet Tiyatrosu'nun sahneye koyduğu "Rita'nın Şarkısı" isimli oyuna rastladım. Oyun Şinasi sahnesinde tam dört gün oynayacaktı. Daha oyunun sahnelenmesine bir hafta vardı ama tabiiki hiçbir gün için bilet bulamadım. Mayıs'da tekrar Ankara'ya geleceğini duydum oyunun. Karar verdim artık bu fırsatı kaçırmayacaktım.

Sonuçta en sevdiğim, lise yıllarımdan beri özellikle sesine, tarzına, beyefendiliğine, oyunculuğuna hayran olduğum sanatçı idi O... Küçük Ağa'daki oyunculuğunu kim unutabilirki. O yıllardan beri onun oynadığı her diziyi, filmi izlemişim. Hatta üniversite yıllarımdan kalma bir anım bile var Çetin Tekindor'la. Tutmayın anlatıcam.

Ben üniversite ikinci yada üçüncü sınıftayım. Bilkent'de Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi'nin içinde Mozart kafe vardır ki okulda orada Kievski yemeyen, limonata içmeyen yoktur yani. Muhteşem yemekleri vardır. Fırsat buldukça gideriz öğle arasında. Yine bir öğlen yemeğe gittik arkadaşlarla. Arka masaya bir grup tiyatro öğrencisi gelip oturdu. Belli ki kalabalıklar ve aralarında hocam diye hitap ettikleri biri de var. Arkam onlara dönük ama seslerini çok rahat duyuyorum. Öğrencilerden biri "Hocam siz buraya buyrun lütfen" dedi. Bir diğeri "Hocam lütfen siz rahatsız olmayın. Ben alayım yemeğinizi. Ne arzu edersiniz acaba?" diye sordu. İşte o anda tam arkamda son derece tanıdık ve gür bir ses "BİR PİZZA ALABİLİR MİYİM LÜTFEN" diye cevap verdi. Allahım, büyük Allahım!!! Olamaz, yoksa yoksa bu ses O'na mı ait? Bir insan bu kadar anlamlı, bu kadar şiirsel pizza isteyebilir mi? Belli ki Çetin Tekindor'un muhteşem sesine aşina olan yalnız ben değildim. Birden, her zaman bir derbi maçının tribününü andıran Mozart Kafe'nin kalabalık ve gürültülü güruhu içinde bir sessizlik oldu. Masalardan yükselen kafalar yavaşça o sesin geldiği yöne döndü. Bende döndüm. Evet kesinlikle O'ydu. Gidip yanına "Merhaba, ben sizin en büyük hayranlarınızdan biriyim." demek istedim. Ama tabii ki cesaret edemedim. Eh adamcağız eminim bunalmıştır benim gibi yemek zamanı rahatsız eden mendebur hayranlardan. Onunla tanışamadım ama aynı ortamda yemek yemek şerefine nail oldum:)) Eh şimdi Ankara'ya gelmiş tekrar kaçırır mıyım?

Bana uygun olan perşembe günü için internet bilet satış saatini beklemeye başladım. Hatta kaçırmayayım diye telefonumun saatini bile kurdum. Saat tam 10.10 da girdim mybilet'e... Allah Allah ses seda yok. "Tabii canım bugün 1 Mayıs, belki geç açılır satış gişesi" diye düşündüm. Ama yine de işi garantilemek için Şinasi sahnesine telefon açtım. Saat 10.20 daha. O da ne!!! Gişe görevlisi:"Biletimiz kalmadı." dedi. Bu nasıl iş kardeşim. İnsanlar yemeyip içmeyip, mis gibi tatil günü sabah saati tiyatro gişeşine mi koşuyor? Kimdemiş Türkiye'de Tiyatro izlenmiyor diye... İZLENEMİYOR KARDEŞİM İZLENEMİYOR...

Ama bu sefer kararlıyım. Yarın sabah pazar günü filan dinlemeyip saat 9'da gişenin önünde olacağım. Ve mutlaka bilet alacağım. Alınca da buradan duyuracağım. Gazamız şimdiden mübarek olsun:))
ALLAH ALLAH ALLAH ALLAH, KİM TUTAR BENİİİİİİİİİİİ........

Hiç yorum yok: