Eve çıktığımızda hemen yatak odasına koştum. Korktuğum başıma gelmek üzereydi. Pencerenin denizliği adına uygun olarak küçük bir deniz halini almıştı. Denizlikten taşan yağmur suları yerde küçük bir göl oluşturmaya başlamıştı. Hemen ellerimizde bez ve kova ile denizliğin suyunu almaya giriştik. Biz odadan odaya perncereden pencereye koştururken yağmurda bize inat arttı. İki oda ve salonun camlarının pervazlarından açılan birleşim yerlerinden sızan sulara yetişemiyorduk. Bir ara bez almak için mutfağa gittim. Tezgahın üzerine şıkır şıkır su damlıyordu. Üstte ki dolaplarının altından bi yerden su sızıyordu. Allahım bu şaka olmalı. Pencereleri anladım da bu ne şimdi. Bu su nereden geliyor? Hani gecenin körü olmasa kapıcıyı çağıracağım. Tezgahın üzerine de bir kap koyup içeri koştum.
Aklına silikon geldi. Aslında çok önceden yapmam lazımdı. Ama üşengeçliğimden yapmamıştım. Bu eziyeti çekmeye müstehaktım şimdi. Ama başka çare yok. Soğuk silikonla akan yerleri kapattım. Akıntı tamamen kesilmese de azaldı. Gece 1.00 civarında silikonlama işi bitti. Yağmur da sanki insafa gelmiş gibi yavaşladı, sonra kesildi. Ablamla beraber pencere pencere gezmekten yorulmuş olacağız ki sızıp kalmışız.
Bu pazar ilk iş eksik kalan yerlere silikon çekeceğim ve yaza da pencereleri değiştiriceğim. Ama mutfak dolaplarının arasından sızan su hakkında ne yapacağımı bilmiyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder