3 Mart 2009 Salı

Sevdim seni bir kere, başkasını sevemem...


İşyerinde ofun sofun bilgisayar karşısında pinekliyorum. İşler kesat. Eh malum kriz var.Güneş bulutların arasında. Bir açıyor bir yağmur yağıyor. Tam "Bu nasıl gün, nasıl akşam olacak?" derken kapı çalıyor. Açıyorum kargocu çocuk.
-Sena hanıma bir kargo var..
-??? (içimden bana kargo ile ne gelmiş olabilir ki diye geçiriyorum.)
-Kimlik alabilir miyim?
-... (Koca çantanın içinden önce cüzdanı sonra kimliği bulup veriyorum.)

Çocuk elime kargo poşetini tutuşturup gidiyor. Üzerinde Mapa Mobilya etiketi var. Allah Allah bu ne olaki derken. Birden şimşekler çakıyor. İKEAAAAAAAA.... İkea'dan bir ay önce istemiş olduğum ama geleceğini hiç ummadığım 2009 katoloğum karşımda... Güneş yavaş yavaş bulutlardan sıyrılıp parlamaya başlıyor... Birden keyfim yerine geliyor. Gidip bir bardak çay alıyorum. Hatta bir bardakta yan odadaki iş arkadaşıma getiriyorum. Eh keyfim yerinde. İkea katoloğum gelmiş, birde güneş doğmuş... Daha ne isterim.

Hemen daha önce birçok kez internetten baktığım ürünleri birde yakından katologdan inceliyorum. Birkaç hafta önce kargo ile istediğim sallanan sandalyeyi, sehpayı ve kitaplığı tekrar inceliyorum... Değiştirmeyi düşündüğüm perdelerim için alternatifler arıyorum ama maalesef görmek yeterli olmuyor. Perde için dokunmak ve kumaşın dokusunu hissetmek gerek. Bir ara İstanbul'a gidersem İkea'ya uğramayı düşünüyorum ama pek mümkün gibi gözükmüyor..

Benim kadar İkea hastası var mıdır bilmem ama pekçok Ankara'lının ah keşke buraya da açılsa dediğine şahit oldum... Ancak Tepe grubunun buna müsaade edeceğinden de şüpheliyim. Belki de şimdiye kadar burada açılamasının sebebi budur. Ama yide de dört gözle bekliyorum ve İkea yetkililerine sesleniyorum...

İKEA ANKARA'YA DA AÇILSIIIIIIIIIIN...

Hiç yorum yok: