Televizyonlarda bir dizi furyası başladı yine. Biri bitiyor biri başlıyor. Aralarda 15'er dakika reklamlarla 90 dakikalık diziler 2,5 saate çıkıyor. Zaten dizilerin 90 dakika olması çok saçma. Saat doldurmak için anlamsız dialoglar, bazen monologlar, gereksiz manzara görüntüleri ekliyorlar. Gerçek hayatta karşılaşamayacağımız anlamsız senaryo metinleri yazılıyor. Hepsinde evlilik dışı dünyaya gelen çocuklar, kimin elinin kimin cebinde olduğu belli olmayan karmaşık ilişkiler var. Ama bir dizi varki evlere şenlik;
Adı Aşk ve Ceza... Daha başlamadan haftalar önce fragmanlarından sıkıldık. Kırmızı perde önünde saçlarını inek yalamış Nurgül Yeşilçay, yanında oğlu gibi duran Murat Yıldırım'la beraber.O kadar çok reklam yaptılar ki ilk bölünü sırf merakımdan izledim. Daha bismillah, neler oldu neler, ihanetler, ayrılıklar, tek gecelik ilişkiler, aşiret düğünü. Zaten kamera devamlı hareket haline, bi onun suratına zoom, bi öbürününkine. Yasemin kızımız, nişanlısının ihanetine kızınca Beşiktaş'tan Ortaköy'e gider gibi hop Bodrum'a uçuyor. Bodrum nerden çıktı demeye kalmadan, Van'ın tarlaları geliyor ekrana. Sonrası malum anlatmaya gerek yok.
Öyle dialoglar varki insanı dumur ediyor. Bu senaryo yazarları hangi ülkede yaşıyorlar acaba diye sorasım geliyor. Mesela patronu Yasemin'i eve bırakırken şurda bi köfte ekmek yiyelim mi der gibi "-Suşi yiyeyim mi?" diye sordu. Gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Bir bölümde gözlerinde bir ton sürme olan aşiret ağasının hanımı namazdan kalkar kalmaz uyuşturucu taşıyacaksın diye oğluna baskı yapmaya başladı. Dizideki kötü karakter sayısı iyilerden fazla. Daha öyle saçmalıklar varki, anlatmakla bitmez. Suşili dialog sayesinde Aşk ve Ceza seramik akşamlarımızın vazgeçilmez konusu oldu. Her hafta dayanıp izleyebilenler , izleyemeyenlere anlatıyor diziyi. Zaten yalnız fragmanları izleyerek bile takip edersiniz herşeyi. Ekşi sözlükte Aşk ve Ceza için çok güzel bir ifade vardı: "Tam bir zaman öldürgeci". Bu yorumu getiren arkadaşa kesinlikle katılıyor ve ileride daha mantıklı, "-Seyrettim ve şunu öğrendim." dedirtecek yapımlar olmasını temenni ediyorum.
5 yorum:
Fazlası yok eksiği var denilecek bir parmak basma olmuş.
Ben bir tek Aşkı Memnu'yu izliyorum, diyorum ama nasıl oluyorsa bütün dzilerin konularından haberdarım :) Aşkı Memnu'yu da görselliği için izliyorum, konu çok sıktı, hele Nihal'e sinir oluyorum. Herkes Bihter'le Behlül'e olurken ben bu kızla ömür geçer mi yazık Behlül'e diyorum. Bir de büyüyünce Firdevs hanım olmak istiyorum (huyu değil ambalajı anlamında)
Ben onu da izleyemiyorum. O gün seramik kursum var ama fragmanlarından takip ediyorum. Seninde söylediğin gibi bir moda ikonu haline geldi Firevs hanım:)
Sevgilerr
süper tespit Senacım :)
işin garibi bu dizi karakterleri gibi davranmaya çalışan insanlar var :))
Evet Ececim maalesef onları gerçek sanıp kendilerine örnek alıyorlar. Ben asıl 5-6 yıl sonrasınından korkuyorum. Şimdi Kurtlar vadisini izleyen çocuklar 5-6 yıl sonra birer Polat kesilecek başımıza. İşte o zaman yandık. Çok telefon açtım RTÜK'E o dizi kaldırılsın diye ama dinleyen olmadı malesef.
Sevgilerr
zaman öldürgeci süpermiş senacım
Yorum Gönder