25 Aralık 2008 Perşembe

Zeytin

Bu ufaklığın adı Zeytin. Onu barınaktan aldığımızda yalnızca 1 aylıktı. Ama ondan önce gelen diğer iki köpekten daha hırslı ve sevimliydi. Paşa ve Pamuk Zeytin'den önce geldiler yanımıza. Ancak malesef fazla yaşamadılar. İkisi de öldü. Biz Zeytin'in de fazla yaşamayacağını düşündük ama hanımefendi bizi yanılttı. Küçükken gerçekten çok sevimliydi. Sokak köpeğiydi ama o simsiyah tüyleriyle ve bızdık haliyle herkesi başına topluyordu. Yiğenlerim geldiğimde en çok onu sevdiler.

Zamanla büyüdü. Önce sıcak sobanın yanından kapının dışındaki kulübesine sürüldü. Sonrada barınağa tekrar döndü. Onu götürdüğümüz gün hala gözümün önünden gitmiyor. Yemek yerken Zeytin aklıma geliyor. Şimdi burada olsa masanın yanına poposunun üstüne oturur. Kulaklar yukarıda gözünü dikip yalanmaya başlardı. Asla havlamaz yada sofraya saldırmazdı. Eninde sonunda yemeğin sonunun hatta büyük bir kısmının ona kalacağını bilirdi. Sabahları gelince beni karşılamasını özledim. Odaya girmesi yasak olduğu için, ben içerideyken kapının önüne gelir, hafifçe vuflar sanki içeriye girmek için izin isterdi. Ben hayır dersen kafasını indirir döner gider, eğer gel dersem kuyruğunu sallayarak dili iki karış dışarıda gelir yanıma kurulurdu.


Sonra büyüdü ve onun artık burada kalmasının doğru olmadığına karar verildi. Çünkü burası bir işyeriydi. Bir bakıma haklıydılar belki. Barınakta onun yaşındaki köpekleri fazla tutmadıklarını, kısırlaştırdıktan sonra bıraktılarını öğrendim. Uzun süre Zeytin'in filmlerdeki gibi koklayarak izleyerek bizi bulacağını umdum ama gelen giden olmadı. İnşallah iyidir. Birileri onu yanına almıştır ve aç değildir.

Hiç yorum yok: