Tatilimizin ilk iki günü aynı zamanda ramazanın son iki günü olduğundan günlerimiz oldukça haraketli geçti. İzmir'in sıcağında oruç tutmak hiç kolay değildi. Neyse ki yeğenlerimle beraber biraz deniz, biraz gölgede şezlong keyfi yapınca çabuk akşam oldu.
Bu sene yeğenlerinden üçü, altın kızlarım, Elif, Merve ve Şeyma ilk defa oruç tuttular. Onlara bayramdan sonra büyük hediyeler var. Bizim ailenin adeti, çocukların ilk tuttukları oruçlar aile büyükleri tarafından satın alınırlar. Amaç onları oruça özendirmek tabii. Ben ilk orucumu büyükbabama satmıştım. Şimdi ki hediyelere bakınca oldukça ucuza satmışım diye düşünüyorum:)
Arife iftar sofrasına kabak kızartması yapılırda bayram sabahı ekmek balığı yenmez mi... Çook severim çook.
Mevsimler yazdan sonbahara dönünce sahillerde boşaldı. Bayram tatili bile temmuzdaki kalabalığı yakalayamadı. Bizim için daha iyi oldu. Rahat rahat denizin keyfini çıkardık. Çocuklarla bolca eğlendik. Bende uzun zaman önce aldığım "Uçurtma Avcısı" nı okuyabildim nihayet. Çok hüzünlü ama müthiş akıcı ve sürükleyici bir kitaptı.
Bu çiçekler Seferhisar bölgesine has Kum zambakları. Her yaz sonu bembeyaz açarlardı. Uzun yıllardır düzensiz yapılaşma ve aşırı ilaçlama yüzünden göremiyordum onları. Halbuki çocukluğumda her köşe başında çıkarlardı karşıma. En olmayacak yerlerde kumun içinden bitiverirlerdi. Deste deste koparır evde vazolara kokardık. Muhteşem kokarlardı.
Şimdi nesli tükenme noktasına gelince Seferihisar belediyesi tarafından korumaya alınmışlar. Ağırlıklı olarak görüldükleri bölgeler telden çitlerle ayrılmış ki koparılmasın yada ezilmesinler. Aklımız son anlarda başımıza geliyor ama buna da şükür.
Güzel bir bayramdı. Çok huzurlu ve keyifli oldu. Seneye nasıl kandırsam babamları diye düşünmeye başladım şimdiden :D
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder