6 Kasım 2013 Çarşamba

Döndüm...


Döndüm…

Nerelerdeyim ne yapıyorum bende bilmiyorum. Geri dönüp bakınca çok gezmişim görmüşüm ama bir arpa boyu yol gidememişim gibi geliyor.

Bu sene leyleğin havadan inmediği bir yıl oldu benim için. Gezmeye fotoğrafçı arkadaşlarımla beraber  şubat ayında katıldığım bir Ilgaz turu ile başladık. Ves Turizm’in düzenlediği günü birlik bir kayak turu idi. Biz kayak yapmadık ama bol bol fotoğraf çektik. İlk pan denemelerimi burada yaptım. Daha sonra haziran ayında koromuzun Bursa turnesine katıldım. Çok uzun yıllar önce bir iki kere iş için Bursa seyahatim olmuştu. Bu seferki gezimiz arkadaşlarla olunca çok daha zevkli geçti. Konserimiz gezi direnişine destek için düzenlenen mitingle karışınca seyircimiz biraz azaldı. Ancak yine de çok keyifliydi. Bursa'yı gezmeye doyamadım. En kısa sürede tekrar gideceğim. Bir hafta sonra yine haziran ayında Kırklareli konserimiz vardı. Yol biraz uzun olunca, yolun yorucu kısmını gece almaya karar verdik ve turne yolculuğumuz gece başladı. Ertesi gün güzel kahvaltı sonrasında Edirne ve Kırklareli’ni dolaştık.  Edirne'nin camilerine ve muhteşem eserlerine hayran oldum. Kırklareli küçük küçücük bir şehir ama insanları çok sıcakkanlı ve samimi.
Temmuz ayında ramazan başlamadan hemen önce şehir şehir Karadeniz turuna çıktık.  Ves turizmden Ilgaz turunda memnun kalınca bu firmayı tercih ettik. Gerçekten çok keyifliydi. Ordu’da başlayan gezimiz bütün Karadeniz sahili boyunca Gümüşhane, Giresun, Trabzon, Rize, Artvin’e kadar devam etti. Batum’a bir günlük kısa geçiş yaptık. Sümela Manastırı, Ayder yaylası, Aya Sofya Kilisesi gibi bilinen ama daha önce görmediğim yerler ile birlikte Elevit yaylası ve Yason burnu gibi hiç duymadığım ama hayran olduğum yerlere gittik. Dönüş yolunda Samsun ve Çorum'u da eklersek 6 günde 9 il dolaşmışız.  O kadar yorulmuşuz ki ramazan boyunca ancak kendimize geldik. Derken bayram geldi. Ailemle birlikte İzmir Seferihisar'a gidip biraz deniz keyfi yaptık. Yaz denizsiz olmaz derken 5 gün deniz ve güneş çok iyi geldi.
Bayramdan iki hafta sonra yine kanımız kaynamaya başladı. Doğu Karadeniz'i gördük. Orta Karadeniz'e doğru da açılmak lazım diye düşünüp yine Ves Turizm'in Sinop-Erfelelek Şelaleleri gezisine son anda yetiştik. İki günlük hafta sonu gezisiydi. Orada tanıştığımız 6 arkadaşla o kadar güzel anlaştık ve kaynaştık ki gezimiz yorucu olmasına rağmen çok eğlenceli geçti. Önce Erfelek şelalelerinin 3 tanesini gördük. Ardından  Sinop turu vardı ki şu şehrin bu kadar şirin bu kadar düzenli olabileceğini düşünmemiştim.  Dönüşte Abana ve İnebolu üzerinden Kastamonu'ya vardık ve nihayet Ankara'ya geldik.
Yok artık ben seneye kadar başka bir yere gidemem desem de 9 günlük uzun Kurban bayramı aklımı çeldi. Önce 4 gün memleketimde Konya'da ailemle birlikteydim. Bayramın ikinci günü yol arkadaşım tatil arkadaşım ablacığımla Alanya yollarına düştük. Ancak deniz bizi pek hoş karşılamadı. İlk gün güzel olan deniz ikinci gün karardı ve dalgalandı. Hava kapalı ve hatta fırtınalı olunca bizde kendimizi yine yollara vurduk. Side, Manavgat ve Alanya'nın altını üstüne getirdik. Girip çıkmadığımız yer kalmadı. Mesafeler yakın olunca rahat rahat gezdik ve tatile arabayla gittiğimize çok sevindik. Yoksa otelde mahsur kalacaktık.
Eh artık tatiller bitti, ekim geldi, kış yaklaştı derken Sinop turundan arkadaşlarımızla Yedigöller'e gitmeye karar verdik. Günübirlik turumuzda otobüsümüzün 22 kişilik mevcudunun 10 'u bizden olunca gırgır şamata boldu. Şarkılar söyledik, yedik içtik, otobüste halay çektik.  Yeşilin kahverenginin sarının  yüzlerce tonu bizi çok güzel ağırladı. Bol bol fotoğraf çektik.
Aralarda 4 kez iş ve keyif için gittiğim İstanbul seyahatlerini de sayarsam epeyce gezmişim sanırım.  Aklımı çelen yeni bir gezi güzergahı olur mu bilinmez. Yedigöller'den gelirken otobüste Ebru'yla Şile-Polonezköy, Belen'de rafting, Hattuşaş, Kapadokya gibi alternatifleri konuştuk. Bakalım önce hangisine gideceğiz.
Ama şimdilik Ankara'dayım.  

Hiç yorum yok: